24 Nisan 2015 Cuma

Görücü Usulü Teknoloji

Bugün, bir dönemin kaçınılmaz evlenme tekniklerinden bahsedesim geldi, aile büyüklerine bakıldığında çoğu sevdiklerimizin evlenirken "görücülük" usulünü kullandığını ve genelde çok mutlu olduklarını görüyoruz.

Şans oyunu gibi duruyor sanki ama öyle değilmiş, boşanmanın ayıp olduğu dönemlerden bahsediyoruz, sahiplenmenin olduğu, ne olursa olsun eşimdir denilen zamanlar.

Bugün herkes kendi hayatını kendisi kazanıyor, insan evladı değişik bir varlık, ince bir çizgi var, gönül işlerine bulaşan ve sonradan ortaya çıkma ihtimali bulunan virüslerle birlikte yaşıyoruz. Bunlar nedir, herkesin bir düşünmesini isterim..

Bilgi çağında olmamızdandır ki herkesin, özel hayatları kolayca deşifre olabiliyor. Acaba işin püf noktası bu mudur diye düşünmeden edilmiyor.

Ne kadar az bilgi, o kadar çok merak, ilgi ve keşif isteği.
Her insan bir ansiklopedi ciltidir, teknoloji ise bu koca ağacı baltalayan, insanların sayfaları okuma emeğinden uzak tutan tek sebep belkide.

Bu güvensiz ortamda insan katalogları avuçlarımızın içinde, ne kadar kolay dimi, peki gerçeğe ulaşmak ?

Görücülük usulü ile aradaki silikon vadisi yerine, sıkılmalar yada utanmalar olarak geri dönmüş büyüklerimize, anlatırlar işte, aynı dolmuşa binebilmek için bile neler çektiklerini yada muhallebicide ağızlar tatlanırmış gönüller ile birlikte, hey allam şiirvari olmanın anlamı ne ola ki bilemedim.

Bu zamanların adamı olmak istemezdim, her zaman eskiye duyulan özlem başkadır benim için, 90'ların çocuğu olmanın sonuçları olsa gerek neyse..

Öyle değilde şöyle, Yeni köye eski adet gibi sırıtıyor artık şu görücülük işi, denenmiştir test edilmiştir kendimce, büyükler demiştir bak sana göre böle böle biri var hadi bi tanışın kaynaşın çocuuuum, şimdi gidiyosun mesela bi sütlaççıya, oturuyosun, kafada hep bir o amaç, orda bulunma sebebi belli len işte, ne konuşacaksın, ne edeceksin, her hareketin falso, büyük bir psikolojik baskı, içinden gelmese bile o kafaya girmek, gerçekten zor dostlar.

 İlk görüşte aşk denen zırva ile genelde acı çekilir, fazla yaklaşmayın, türlü çeşitleri var bu durumun ancak hepsini kıyasladığım zamansa en güzeli arkadaş olmaktır.
Arkadaşını tanırsın dimi, bilirsin huyunu suyunu ve olacaksa zaman içinde bişeyler büyür içinde, beslersin onu.
Al sana işte temelleri sağlam atılmış bir ilişki profili.


O kadar çok değişken varki, mesela aşırı ilgi, kaçan kovalanır durumuna yol açar.
Kıskançlık hastalığı, bizim milletin kronik derdi, buna benzer milyon tane olur olmaz sebeplerin temelinde ne yattığı belli olsa da bu sefer gurur yapıp o yapıcı ilk adımın kimin atacağı belirsizdir. Bıkkınlık, artık bu ilişkinin heyacanı kalmadı yeaa lafları ile devam eder, sonra da yeni bir adım atmak yerine, yeni biri arayışı, nede olsa hepimiz julia roberts ve brat pitt'is değil mi? kapılardan ırak. Herkes herşeyin mükemmelini hayal ederken bu hayale uygun yaşadığını sanar, böylece, algılamada oluşan yanılsamalar ile kezban ve kamilleri topluma kazandırmış oluruz.

Bir insanı sevmek bu kadar zor olmamalı arkadaş, kağıtlar açık olsa ince hesaplara gidilmese, türlü entrikalar olmasa nolurki, bunu neden söylüyorum çünkü üzerinde durulması gereken asıl konu yani ortak konu belliyken zaman kayıplarına, akıl bulandırmalara kaybolup giden zamana acımak lazım.

Açık olmak, net olmak, ne istediğini bilmek herşeyi çok kolaylaştıracak halbuki.
Herkes için tek dileğim, aynaya baktıkları gibi insanlarla birlikte olmaları olabilir, hoşçakalın.

15 Nisan 2015 Çarşamba

Yeni Lastikler Takılır! Pirelli Diablo Rosso2

Merhaba arkadaşlar;
Malumunuz bu kış çok uzun sürdü ve artık ufaktan sıcak havalar başladı sanki, gözümüz aydın!
Hava şartları motosiklet sürüşü için önemli faktördür ancak biliyorsunuz çoğu motosiklet markaları ürettikleri modellere, kaliteli lastik takmayı göz ardı ediyorlar.

Şuanki motorum olan Sym Wolf de nasibini alanlardan.
Üzerinde bulunan Maxis marka (nylon malzemeli) fabrika lastikleri en hafif tabirle, rezil.
Koca bir kış bu lastiklerle kaza yapmadığım için kendimi şanslı görüyorum. Sürekli tedbirli sürmekten sıkıldığım içindir ki artık pirelli'nin o muhteşem sakız gibi yumuşak lastiğini alayım dedim.

Şimdiye kadar almadığım için de çok pişman oldum, çünkü inanın sürüşünüz değişiyor, virajlarda asla korkmuyor ve yol tutuşun keyfini daha çok yaşıyorsunuz.

250cc kategoride alabileceğiniz en iyi lastik budur!

Nereden bulabilirim?
İzmir'de bulunan Motolastik firmasını öneriyorum. Web adresi : www.motolastik.com
*Lastiği geçen hafta aldım ve fiyatı 680 + 50 TL takım ve balans ücreti olarak yansıdı. E tabi güzel paraya güzel lastik. Rodaj 150 km kadar sürüyor bilgisini de ekleyelim.


Bu süre içinde ani hızlanma, ani fren yapılması tavsiye edilmez!

*Çalışanların yüksek ilgi ve alakası memnun edici, bu işe önem veren bir yer olması sevindirici diyebilirim.


*Titizlik boyutu, motorunuzun fabrika ayarlarındaki torka göre tekerlerinizin sıkılmasına kadar varabiliyor.
Köksal Abi herşey için çok teşekkürler burdan sevgilerimi sunuyorum..



Maxis ile aradaki fark?
Virajdayken zapur zupur yaylanan gidondan eser yok, artık nasıl giriyorsam o şekilde ip misali çıkabiliyorum, dolayısıyla sürüş keyfi çok değişti, duruş mesafesi kısaldı, kalkışlarda kıçı başı oynatma durumları bitti gibi ama hala azıcık var o da olur zaten Wolf'ün gücüne lastik dayanmaz :) kontra tekniğini uygulamak daha basit, daha önce cesaret edemediğim hang off (sarkma) tekniğini uygulamak için en kısa sürede mükemmel yollar seçicem kendime!

O gün şansıma, çalışma esnasında Altın Elbiseli Adam, sevgili Barkın Bayoğlu'nun sürprizli bir şekilde gelip bizimle sohbet etmesi ise paha biçilemez. Kısa bir reklam videosunda müşteri olarak beni de oynattı reis, bakalım kurgusu biterse onu da paylaşırız buradan.

Biraz daha lastiğe dönecek olursak, viraj esnasında biyerlerden ses geliyor şöyleki;
"motoru biraz daha yatırabilirsin, seni asla bırakmam dostum"

Şaka bi yana, alın takın binin keyfini çıkarın, daha çok güneşli günler bizleri bekliyor, ısınmamız lazımdır.
Sağlıcakla kalın, keyifli sürüşler dilerim.

1 Nisan 2015 Çarşamba

İzmir - Pamukkale Gezisi

Şirin bir 22 Mart Pazarı..
Samimi dost ile birlikte bir önceki günden alınan kararla istikamet... Pamukkale

Ege Bölgesinde yaşıyor olmama rağmen daha önce hiç gitmediğim ekseriyetle merak ettiğim bir yer idi Pamukkale.

Saat 09.20 gibi İzmir'den yola çıkıldı. Hedef takriben 250 km.

İlk durağımız yol üzerinde olan Aydın'ın Nazilli ilçesi, burası benim için özel bir yer,
konuyla ilgili Bonus fotoğrafını en son vericem!
Kahvaltı yapmadan çıktığımız için karınlar acıkıyor tabi..

 Nazilli'ye varana kadar bir yerde duruyoruz çayımızı içiyoruz ve devam ediyoruz, yolculukta uzun molalar vermek pek huyumuz değildir.



Pamukkale'ye giriş yaparken en çok dikkatimi çeken bu harika doğal güzelliğin çok temiz, bakımlı ve özen gösterilmiş olduğunu görmek oldu,
her taraf tertemiz..


Ve iyiki gelmişiz diyorum. Fotoğraflara devam..


Özellikle Asya'lı dostlarımıza fazlasıyla rastlıyoruz, henüz yaz tam anlamıyla gelmese de ziyaretçi akını şimdiden başlamış. Evet hepsi çok şirin insanlar.

Şifalı suyumuz çok güzel, gelsene..


Kazılarda bulunan bir çok tarihi eser mevcut, travertenlerin zirvesinde gezip etrafı fotoğraflayacağınız çoooook daha yer var.
Bu sert zeminde uzun süreli yürüyüş biraz sancılı olabiliyor belirteyim fakat.. Biliyorsunuz ki arkadaşlar Çarşı Her Yerde!
Bonus fotoğrafı olucak demiştim :)
Yolunuz olur da Nazilli'ye düşerse mutlaka deneyin, Kısmet Pide ile çok farklı şeyler yaşayacaksınız, afiyet olsun!

Bu alana reklam alabilirim bak, düşünülebilir hmmmmmm...